Kalıcı
Eserler

Mektephane Vakfı olarak geleceğimizin teminatı çocuklarımızın Eğitim görebilecekleri günümüz şartlarına uygun Kuran Kursları ve yurtlar inşa ederek ümmetin çocuklarının kullanımına sunmaktayız,
Sizde bu kalıcı eserlerden bir tuğlada olsa payidar olabilir, hizmet devam ettikçe hanenize yazılacak sevapları artırabilirsiniz.
Rasülüllah (sallellahü aleyhivesellem) şöyle buyurmuştur.
“İnsan öldüğü zaman amelleri(nin sevabı) kesilir, üç amel hariç: Sadaka-i câriye, yararlanılan ilim ve ebeveynine dua eden sâlih evlât” buyurmuştur.
(Müslim, Vasiyye, 14)
‘Sadaka-i cariye’ devamlı kullanılan sadakalardır. Hz. Peygamber (s.a.s.), ilim ve sâlih evlattan başka, sadaka-i cariye kabilinden olan; mescidin, yolcular için inşa ettirilen evin, insanların istifadesi için akıtılan suyun, sağlığı tam iken verilen malın sevabının ölümünden sonra da kişiye ulaşacağını müjdelemiştir.
(İbn Mâce, Sünne, 20)
Sadaka-i Cariye Örnekleri ve Çeşitleri Nelerdir?
Temel olarak bir çığır açmak, vesile olmak demektir. İslam’da başkasının günahını yüklenmek yoktur, kişi yaptıklarından hesaba çekilir. Ancak bir kötülük üzerine çığır açmış ise ondan hissesini alır. Aynı şekilde hayırlı bir işte çığır açmış, öncü olmuş ise o işin sevabından da hissesini alacaktır. Bu sebeple sadaka-i câriye zaman, mekân ve hayat standartlarına göre değişebilen ameller olsa da değişmeyen husus insanların hayırlı işlerde faydalanacağı bir vesile olmasıdır.
Geçmişte bir eseri elle yazmak sadaka-i câriye idi. Ancak bugün teknolojinin gelişmesiyle el yazması esere ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu minvalde bir eserin neşrine maddi katkıda bulunmak, yol, köprü, sebil, çeşme, medrese yaptırmakta bu kapsama girdiği gibi; arkasından aldığı ilmi sonraki nesillere aktaracak ve duacı olacak bir talebe okutmak, salih bir evlat yetiştirmek, cami yaptırmak ya da ilim meclisinin bir eksiğini gidermek de sadaka-i cariyedir. Efendimiz (sav): “Hayra vesile olan o hayrı yapan gibidir” buyurmuş ve Müslümanları güç yetiremediği ameller konusunda en azından güç yetiren kimselere destek olmaları için teşvik etmiştir. Kişi İslami ilimleri almaya güç yetiremiyorsa, ilim talebelerine destek olmalı, ilim meclisi inşa edecek maddi gücü yoksa bedenen yardım ederek bu işten ecrini almalıdır. Hayır yapmak isteyene kapı çoktur ve bu kapılar kişi ölse dahi kapanmaz.
Sadaka-i Cariye ile İlgili Ayetler
“Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da kefaret olur. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”
(Bakara Suresi 271)
“Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez.”
(Bakara Suresi 276)
“Eğer borçlu darlık içindeyse ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır.”
(Bakara Suresi 280)
“Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükafat vereceğiz.”
(Nisâ Suresi 114)
“İçlerinden, “Eğer Allah bize lütuf ve kereminden verirse mutlaka bol bol sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz” diye Allah’a söz verenler de vardır.”
(Tevbe Suresi 75)
“Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yusuf’un yanına girdiklerinde, “Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır” dediler.”
(Yûsuf Suresi 88)
“Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır.”
(Hadîd Suresi 18)
“Herhangi birinize ölüm gelip de “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.”
(Münâfikûn Suresi 10)
Verdiği Sadakaları Başa Kakmanın Kötülüğü
“Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).”
(Bakara Suresi 263)
“Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.”
(Bakara Suresi 264)
Sadaka-i Cariye ile İlgili Hikayeler
Ferîdüddin Attâr, bir eserinde şöyle bir kıssa aktarıyor:
Bir gün padişah Nûşirevân, geniş yeşillikler arasında atını son sürat koştururken yolda, ihtiyarlıktan beli bükülmüş birini gördü. Gördüğü yaşlı bir insandı. Genişçe bir bahçede fidanı dikme işiyle meşgul oluyordu.
Padişah birden atını durdurup bahçeye yanaştı ve yaşlının, yapmış olduğu bu güzel işi ne niyetle yaptığını anlamak üzere ona şöylece sordu:
-“Ey gençliğinde dik duran, ancak zamanla dal gibi beli bükülmüş ihtiyar! Saçın ve sakalın ağarmış. Allah (cc) bilir; muhtemelen ömründen de az bir zamanın kalmış gibi. Bu zamanını dinlenerek geçirmek yerine, o güçsüz ellerinle ağaç dikmekle mi geçiriyorsun? Halbuki sen, onun meyvesini bile belki de göremeyeceksin!”
Yaşlı adam, yerden almış olduğu bastonuna yaslanarak önce belini doğrulttu, sonra da padişaha bir süre şaşkınlıkla, uzun uzun baktı. Sonra da tane tane şu sözleri söyledi:
-“Padişahım! Zamanında bizim için birçok kişi fidan dikti. Bizim için fidan dikenler, belki de o dikmiş oldukları fidanların meyvesinden hiç yiyemeden öldüler. Biz ise onların dikmiş oldukları o fidanların meyvesinden yedik. Bu sebeple, şu an bize düşen görev de tıpkı onların yapmış olduğu gibi, bizim ardımızdan gelecek nesiller için fidan dikmek değil midir?”
İhtiyarın feraset ve basiret dolu bu sözleri, padişahın çok hoşuna gitti. Yaşlı adama bir miktar altın hediye etti. Padişahın altın vermesi üzerine ihtiyar adam tebessüm ederek sözlerini şöyle devam ettirdi:
“–Padişahım! Gördünüz mü? Ağacım şimdiden meyvesini verdi. Halbuki ben, yetmiş seneden fazla yaşasaydım bile, bu mahsulden daha iyi bir kazanç elde edemezdim. Fakat bugün ektiğim fidanın meyvesini yemek için 10 sene beklemem gerekmedi. Bugün ektiğim birkaç fidan ile hem padişahın hediyesine hem de büyük ihsanlarına nail oldum.”
Sadaka-i Cariye Nedir?
Kelime anlamı olarak, “sürekli hayra vesile olan ve sevabı öldükten sonra da yazılmaya devam eden, amel defterini açık tutan hayırlı işler” manasına gelmektedir.
Kişinin vefatından sonra devam etmekte olan hayır ve hasenatı aracılığı ile kendisine ulaşabilen sevaplarının mevcut olması durumuna Sadaka-i cariye adı verilir. Hz peygamberin bahsettiği bir hadisi şerifi içerisinde şu şekilde nakledilmiştir; yedi şey bulunuyor ki kul ölümünden sonra kabrin içindeyken de bunların ecri ya da sevabı kendisine ulaşır şeklindedir.
Sadaka-i Cariye Örnekleri Nelerdir?
Sadaka-i cariye ile ilgili çok sayıda örnek bulmak mümkündür.
Sadaka-i cariye ile ilgili bir kişi için şu örnekler verilebilir:
Öğretilen ilim.
Açmış olduğu su kuyusu.
Dikmiş bulunduğu meyve ağacı.
İnşa etmiş olduğu mescit ve kuran kursu.
Miras olarak bırakmış olduğu Mushaf'ı şerif, bir başka ifade ile faydalanılan bir kitap.
Ölümünden sonra kendisi için istiğfar edebilecek hayırlı bir evlat
Şeklinde sıralanabilir.